Dil bağı, doğumsal olan yapısal problemlerden biridir ve bebeklerde emme fonksiyonundan konuşma ve diş sağlığına kadar pek çok açıdan çeşitli sorunlara neden olabilir. Tıpta ‘ankiloglossi’ olarak adlandırılan bu sorun, çoğu zaman bebeklerde doğumdan itibaren mevcut olur. Dilin işlevlerini yerine getirebilmesi için ağız içerisinde rahatça hareket edebiliyor olması gerekiyor. Ancak dil bağı olan bebeklerde bu durum mümkün olmuyor ve haliyle dilin işlevleriyle ilgili ciddi sıkıntılar da yaşanabiliyor. Dil bağı belirtileri nelerdir ta da tedavisi nasıl olur gibi soruların yanıtlarını da aktaracağız. Öncesinde dil bağının ne olduğu konusunu biraz daha detaylı ele alalım.
Yazı İçeriği
Dil Bağı Nedir?
Dil bağı, en temel şekli ile dildeki bağı yapısının olması gerekenden daha farklı bir şekil kazanmasıdır. Lingual Frenulum adlı bu bağ yapısındaki anormallik, dilin ağız içerisinde serbestçe hareket etmesini engeller. Dili kısıtlar ve bu da başta emme fonksiyonu olmak üzere çeşitli fonksiyon bozukluklarını beraberinde getirebilir. Dil ile ağız tabanı arasındaki bu bağlantı bazı kişilerde oldukça kısadır. Bazı kişilerde ise daha uzundur ve uzun olması da daha ciddi sıkıntılar yaşanmasına neden olabilir.
Dil Bağı Neden Olur?
Doğum öncesinde bebeklerin embriyolojik gelişim sürecinde dil bağının oluştuğu biliniyor. Gebeliğin 4 haftasında embriyolojik gelişim süreci kapsamında dilin ön kısmının 3’te 2 oranında geliştiğini söyleyebiliriz. Ancak bu dönemde dik henüz ağız tabanından ayrılmış durumda değildir. İlerleyen gebelik haftalarında dil ağız tabanından ayrılır ve ağız içerisinde serbest bir form kazanır. Sadece frenulum olarak adlandırılan bir bağ yapı ile ağız tabanına tutunmuş durumda olur. Ancak bu bağ dokudaki yapısal bir sorundan ya da hücre çoğalmasından kaynaklı olarak dil bağı oluşabilir.
Dil bağının erkek bebeklerde daha sık görüldüğünü, toplumda görülme sıklığının ise % 0,1 ile % 10 arasında değiştiğini söyleyebiliriz. Yapılan araştırmalarda genetik geçişli bir anormallik olmadığı da anlaşıldı. Sadece bazı yarık damak sendromlarında genetik faktörlerin tetikleyici olabildiği yönünde bazı bulgular mevcuttur.
Dil Bağı Belirtileri Nelerdir?
Dil bağı mevcudiyeti durumunda belirtiler en çok bebeklerin emme fonksiyonu sırasında ortaya çıkar. Normalde bebekler emerken dilleri alt diş etlerini kapatır ve bu da meme ucunun korunmasını, sıkıca kavranmasını sağlar. Ancak dil bağı mevcudiyeti durumunda bebekler ağzını meme ucuna doğru şekilde sabitleyemez. Bu nedenle etkin bir şekilde ememez ve çoğunlukla da amme sırasında yeterli süt gelmez. Aynı zamanda meme ucunun sıkıca kavranamaması nedeniyle bebekler sıklıkla hava yutar, yetersiz beslenmeden kaynaklı olarak gelişim gerilikleri de görülebilir. Bebeklerde dil bağı olduğunda emzirme sırasında yaşananları kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:
- Bebeklerin dudakları meme başını tam kapatmaz
- Bebekler emmeden ziyade çiğneme hareketleri yapabilirler
- Emzirme saatinden hemen önce huzursuzlanan bebekler emme sırasında da ağlayabilir
- Bebekler tam doymadıklarından sürekli acıkmış gibi davranabilir
- Emzirme süresi daha uzundur
- Emme sırasında daha fazla hava yutarlar ve bu nedenle daha fazla gaz problemi yaşarlar
Emzirme zamanlarıyla ilgili anne adaylarının fark edebileceği sorunlara ise şu örnekleri verebiliriz:
- Emzirme sırasında ve sonrasında meme başında ağrı olabilir
- Meme başı çatlakları oluşabilir
- Meme dokusunda iltihaplanma meydana gelebilir
- Zamanla memeden gelen süt miktarı azalır
Bebeklerde dil bağı olması durumunda şu belirtiler de gözlemlenebilir:
- Ağzın her iki kenarı serbest bir şekilde hareket edemez
- Dil, üst damağa ulaşamaz
- Dil, damak uzunluğunu geçecek şekilde uzatılamaz
- Dil dışarı çıkarıldığında uç kısmında V şeklinde bir ağrım gözlemlenir
Dil Bağı Tanısı Nasıl Konur?
Yapılan basit bir fiziki muayene ile bebeklerde dil bağı tanısı konması mümkün olabiliyor. Tanı aşamasında doktora bebeklerin beslenmesiyle ilgili bilgilerin aktarılması son derece önemlidir. Çocukluk döneminde olanlarda ise bazı sessiz harfleri söylemesi istenir. Bazı sessiz harflerin ya da hecelerin söylenmesinde sorun yaşanması da tanı konmasında etkili bir unsurdur.
Yenidoğan bebeklerde dil uzunluğunun 16 mm dolaylarında olması beklenir. Eğer dil uzunluğu 11 mm’den kısa ise bu durumda dil bağı olma ihtimali yüksek demektir. Dil uzunluğunun 7 mm’den daha kısa olması ise dil bağı mevcudiyetini ciddi düzeyde yükseltir. Ancak bu noktada bebekte gelişme geriliğinin olup olmadığının da tespit edilmesi ve bu ihtimalin dışlanması gerekir.
İlginizi çekebilir –> Bademcik ameliyatı
Dil Bağı Tedavisi Nasıl Yapılır?
Her dil bağı durumunda mutlaka tedavi uygulanması gerekir diyemeyiz. Semptomatik hastaların tedavi edilmesi gerekir. Ancak yenidoğan bebeklerde eğer dilin fonksiyonları ile ilgili herhangi bir sorun yaşanmıyorsa hasta takibi seçeneğinin değerlendirilmesi gündeme gelebilir. Hastada beslenme sorunları gibi bazı problemlerin dl bağından kaynaklandığı tespit edilirse bu durumda frenotomi olarak adlandırılan cerrahi müdahaleye başvurulması gerekecektir.
Dil bağı tedavi seçenekleri değerlendirildiğinde en sık başvurulan yöntemi frenotomi olduğunu belirtmek mümkündür. Ameliyat ile müdahale edilen bölge dil bağı dokusudur. Bu doku, yapısı itibariyle aşırı kanamaya ya da aşırı düzeyde ağrıya neden olmaz. Kan damarı ve sinir yapısı nedeniyle dil bağı ameliyatının çok zorlayıcı bir müdahale olmadığını söyleyebiliriz. Ameliyatta ise temel amaç dilin ağız içerisinde serbest kalmasını sağlamaktır. Operasyon için anesteziye de çoğu zaman gereksinim duyulmaz.
Annelerin en sık merak ettiği hususlardan biri ameliyatın ardından bebeğin emzirilmesi konusudur. Elbette operasyon sonrasında bebek emzirilebilir. Hatta eskisine nazaran çok daha verimli bir emzirme süreci yaşanacağı için bebeklerin beslenmesiyle ilgili ola sorun da ortadan kaldırılmış olur.
Şayet dil bağı problemi çok ciddi bir seyir izliyorsa bu durumda frenuloplasti metodu devreye girebilir. Bu yöntemde kesilen frenulum, farklı bir bölgeye dikiş vasıtasıyla sabitlenir. Ancak bu yöntemin uygulanması gerektiğinde anesteziye de ihtiyaç olacaktır. Diğer metotlar ile kıyaslandığında işlem süresinin daha uzun olduğunu da söyleyebiliriz. Bu yöntem tercih edildiğinde operasyon sonrasında dil egzersizleri ve konuşma terapisine de ihtiyaç duyulur.
Operasyon sonrasında iyileşme süreci de sıklıkla merak edilen unsurlardan biri oluyor. İyileşmenin ne kadar süreceği, operasyonun kaç yaşında yapıldığı, dokuların durumu ya da hangi yöntemle dil bağına müdahale edildiği gibi hususlara bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Bu nedenle iyileşme süresine dair net bir zaman diliminden söz edemeyiz. Ancak pek çok ağız için operasyon ile kıyaslandığında daha kısa bir iyileşme sürecinin yaşandığının da altını çizebiliriz.
Dil bağı operasyonu son derece güvenli bir cerrahi girişimdir. Özellikle beslenme ile alakalı bir sorun yaşanmıyor olsa bile ilerleyen yıllarda konuşma ile ilgili problemlerin yaşanması ihtimali yüksekse erken dönemde operasyonun yapılmasında fayda olacaktır.
Lazerle Dil Bağı Ameliyatı Nedir?
Lazerle dil bağı ameliyatında da temel hedef aynıdır. Frenotomiye benzer bir yaklaşım izlenerek operasyon gerçekleştirilir. Ancak farklı olarak dil bağı probleminin giderilmesinde bistüri yerine lazer cihazı kullanılır. Lazer kullanıldığında kesi çok daha ince şekilde yapılabilir ve bu da bölgede kanamanın çok daha az olmasını sağlar. Bununla birlikte lazerle dil bağı tedavisinde dokudaki iyileşmenin çok daha kısa zamanda tamamlandığını belirtmek mümkündür. Lazer ile dil bağı tedavisine alternatif olarak elektrokoter ile de dil bağı dokusuna müdahale edilebiliyor. Dil bağı hakkında sorularınızı yorum bölümüne yazabilirsiniz.
Merak edenler için –> Geniz eti ameliyatı